CHP Küme Başkan Yardımcısı Engin Özkoç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde yaşananlara ilişkin; “Bu tamamen İçişleri Bakanı Soylu’nun sorumluluğunda gelişen bir olaydır. Soylu bütün bu olaylardan haberdardır. Farkında olmamak mümkün değil… Bunu İçişleri Bakanı da biliyordu, Çubuk’ta da biliyordu.” Erzurum’daki olaydan sonra Çubuk’taki olay gibi ‘Erzurum’da ne işi var’ gibi açıklamalar yaptılar. “Ne demek Erzurum’da ne işi var? Bir Başkan Yardımcısı adayı siyasi olarak ülkenin her yerine gidebilir, toplantılar yapabilir, mitingler yapabilir, insanlarla tanışabilir” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, bugün katıldığı Tele 1 yayınında; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde yaşananları değerlendirdi. Özkoç, şunları söyledi:
“ÇUBUK’TAKİ LİNÇ GİRİŞİMİ İLE ERZURUM’DAKİ EZME OLAYLARI BİRBİRİNE OLABİLİR”
“Aslında Süleyman Soylu bu konuda ilk ipuçlarını daha önce vermişti ama 4-5 gün önce NTV’de katıldığı yayında belirtmişti. ‘Seçime daha 1 hafta var, bunu 1 hafta sonra göreceksiniz’ demişti. Haftada seçim sonuçlarını değiştirecek şeyler olabilir, bu yüzden “Bu hafta geçmeden erken bir sonuca varmayalım” dedi ve ardından benzer olaylar gelişmeye başladı. Süleyman Soylu ve AKP iktidarının bu provokasyonları , Recep Tayyip Erdoğan ilk değil. Biliyorsunuz Meral Akşener daha önce Rize’de böyle provokatörlerin saldırısına uğradı ve bunun üzerine Recep Tayyip Erdoğan bir açıklama yaptı “Gelinin ve damadın başına daha çok şeyler gelecek. Bu daha başlangıç, ne işi var orada, Rize’de ne işi var orası benim mahallem.” Daha sonra Kemal Kılıçdaroğlu bizzat Süleyman Soylu’nun kışkırtması sonucu Çubuk’ta linç girişiminde bulundu.
Aslında Çubuk’taki linç girişimi ile Erzurum’daki recim olayı benzerlikler taşıyor. Çubuk’ta geleceği belliydi, ‘Geleceğini bilmiyorduk’ dediler. Ancak karşılama grubu bunu bekliyordu ve kortejdeki yeri hazırdı. Başlarına gelecekleri çok iyi biliyorlardı. Erzurum’da ‘Bu adamın burada ne işi var, burada miting yok, neden Erzurum’a geldi’ gibi yaklaşımlarda bulundular.
Erzurum’daki geleceği de belirlendi. Çünkü mitingin yapılacağı alanda belediye otobüsleri tarafından caddeler kapatıldı. Daha sonra halkın yansıması sonucu oradan kaldırıldı. Daha sonra Çubuk’ta polis ve jandarma kaynıyordu. 1.5 saat bir evde mahsur kaldı. Orada yine taşlar konuştu, sopalar konuştu, demir çubuklar konuştu. Yine Erzurum’da “Erzurum’da ne işiniz var” dedikten sonra burada hazırlanan gruplar taşlı saldırıya geçti. Ancak polis, İçişleri Bakanlığı ve Jandarma’nın rutin görevlerinin ortasında, oraya herhangi bir siyasetçi geldiğinde, özellikle mitingler olduğunda önlem alıyor ve orada gerekli önlemleri alıyor.
“CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI ADAYLIĞI SİYASİ OLARAK ÜLKENİN HER YERİNE GİDEBİLİR”
Çubuk’ta polis ve jandarma saldırganlara yönelik herhangi bir işlem yapmadı. Erzurum’da polis saldırganlara yönelik herhangi bir işlem yapmadı. Yani tamamen İçişleri Bakanı Soylu’nun sorumluluğunda gelişen bir olay bu.
Soylu tüm bu olaylardan haberdardır. Haberdar olmamak mümkün değil. Bir İçişleri Bakanı herhangi bir yerde olaylardan anında haberdar olamıyorsa, emniyet teşkilatını, İçişleri Bakanlığını yönetemez; ya da bilerek bildiği halde önlem almıyor.
Bunu İçişleri Bakanı da biliyordu, Çubuk da biliyordu. Bunu nasıl biliyoruz? Erzurum’daki olaydan sonra Çubuk’ta olduğu gibi orada da ‘Erzurum’da ne işi var’ diye açıklamalar yaptılar. Ne demek Erzurum’da ne işi var? Bir Başkan Yardımcısı adayı siyasi olarak ülkenin her yerine gidebilir, toplantılar yapabilir, mitingler yapabilir, insanlarla tanışabilir.
“SÜLEYMAN SOYLU’NUN PROVOKATÖRÜYLE HAREKET EDENLER ERZURUM HALKINI TEMSİL ETMEZ”
Görünen o ki Türkiye Cumhuriyeti’nde herkesin her yere gidemediği bir ortam var ve Türk milletinin kafasına böyle bir dayatmaya çalışıyorlar. ‘O, orda ne yapıyor?’ Her yerde ve her şekilde milletimizle görüşme hakkımız var.
Onlarla Türkiye gerçeklerini konuşmaya hakkımız var. Erzurum’da polis ne yaptı? Ekrem İmamoğlu’nun tüm uyarılarına rağmen Erzurum’da polis; bu provokatör gruba, taş atan gruba müdahale etmediler.
Peki bu olaylardan sonra yine benzerlikler var mı? Elbette var. Orada taşlayanların, yumruk atanların elleri öpüldü. Burada da taş atanlar sözde hem Tayyip Erdoğan tarafından, hem milletvekili adayları, il başkanları, belediye başkanları hem de bizzat Soylu tarafından övüldü ve kutlandı, bunu yapanlar da kutlandı.
Erzurum’da bir avuç Süleyman Soylu’nun provokasyonu ile hareket edenler Erzurum halkını temsil etmiyor. Erzurum’daki halkımızın demokratik, vatansever, milliyetçiliği ne olursa olsun provokatör olma çabası içindedirler. Bunu çok iyi anlamak gerekiyor ve bu süreçte uyguladıkları bu oyuna kesinlikle gelmemek gerekiyor.”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Erzurum’daki olaylarla ilgili olarak, “Süreci gerek Başsavcılığımız gerekse kolluk teşkilatı takip ediyor. Özkoç, ‘Şu anda gözaltında olanlar var’ açıklamasına ilişkin şunları söyledi:
“ADALET BAKANI’NIN AÇIKLAMALARINA GÜVENMİYORUZ”
“Bekir Bozdağ’ın açıklamalarına kesinlikle güvenmiyoruz. Biliyorsunuz Çubuk döneminde de Adalet Bakanı bazı açıklamalarda bulundu. O saldırganların hiçbiri tutuklu değil, hepsi el sallıyor ortalıkta. Soylu’nun “Kalaşnikofla ölürsün, ölelim ya da öldürülelim. Ölelim” diyenleri bizzat öğrendim.
Bir çete gibi hareket ediyorlar. Devleti yöneten bir irade, devleti yöneten bir iktidar gibi değildir; çete gibi hareket ediyorlar ve bu çete anlayışıyla mafyayı kullanıyorlar, çeteleri kullanıyorlar, uyuşturucu baronlarını kullanıyorlar. Birlikte rol aldıkları kişiler artık televizyonlara çıkıyor ve nasıl birlikte hareket ettiklerini video yayınlarıyla tek tek anlatıyor.
“SOYLU’NUN HALA TAHRİK ETTİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Dolayısıyla Adalet Bakanı’nın açıklamalarına ille de güvenmiyoruz. Anında müdahale olmadığını görüyoruz. Süleyman Soylu’nun hala provokasyon yaptığını görüyoruz. Aynı zamanda Çubuk olayları, CHP’lilerin şehit cenazelerine katılmaması yönünde kışkırtmıştı. Şimdi miting alanlarını tahrik ediyor.
Buradan CHP’nin Küme Başkanvekili olarak şunu söylemek istiyorum ki yarın milletimiz Millet İttifakını iktidara getirirse; O zaman hem İçişleri Bakanlığı hem de Adalet Bakanlığı bu ülkede yaşayan insanların özgürlük ve demokrasi adına Anayasal haklarının koruyucusu, Adalet Bakanı da savunucusu olacaktır.
Baronların ve mafyanın değil, milletin refah ve demokrasi içinde yaşayacağı bir ülkeyi yeniden inşa edeceğiz. Ama şunu açıkça söylüyorum, bugün onların ve provokatörlerin arkasında duranlar yarın hukuk önünde net hesap vereceklerdir. Milletimizin hayrına gördükleri bu taşlı, sopalı baskınların, evlatlarımızın alnından akan kanların, milletimizin taşlanmasının hesabının sorulmayacağı bilinciyle kimse ama hiç kimse hareket etmemelidir. Buna emir vermeyenler, verilmesine rağmen bu emri uygulamayanlar, buna göz yumanlar, bu konuda birlikte hareket edenler, hep birlikte hesap vereceklerdir.
“ADALET BAKANLIĞINDA SUÇ BARONLARIYLA BİRLİKTE HAREKET EDEN VE MİLLETE KARŞI SAĞLAYANLAR, ADALETE HESAP VERECEKTİR”
Göreceksiniz ki İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve diğer tüm bakanlıkların güvencesi altında bu ülke insanı huzur ve refah içinde yaşayacaktır. Ancak devlette, emniyette, jandarmada, Adalet Bakanlığında hata baronlarıyla hareket edenler, millet aleyhine tahrik edenler, buradan söylüyorum. adalet karşısında hesap vereceklerini söylediler. Halkımızın bu bahislerde lütfen çok duyarlı ve dikkatli olmasını rica ediyorum. Kendilerini bir endişe çemberi içinde hissetmelerine asla izin vermeyin. Provokatörlere asla cevap vermemeliler ve cevap vermemeliler. Emniyet teşkilatında vatanı ve milleti için var olan Emniyet Müdürlerimiz var. Vatanını milletini seven Valiler var. Vatanını milletini seven Savcılar ve Hakimler var. Kendileri için hayırlı görülen bu eylemlerin karşılıksız kalmayacağını göreceklerdir. Kendilerini sandığa hazırlasınlar. Bu korkunç ortamı geride bıraksınlar. 15 Mayıs’ın aydınlık ve bereketli sabahını kucaklamak için beklesinler. Huzur içinde olsunlar, huzur içinde olsunlar.”
